MAHPUSLUK ZOR İŞTİR...
Esenyurt’tan başlayan fırtına, Beşiktaş’ı, Beykoz’u, Şişli’yi, Beylikdüzü’nü de içine alarak Saraçhane’ye kadar ulaştı.
Bir yandan İmralı görüşmeleri sürerken, diğer yandan dünyanın en büyük metropollerinden İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı ve en yakın çalışma arkadaşları önce gözaltına alındılar, sonra da tutuklanıp cezaevine gönderildiler.
23 Mart Pazar günü kurulan önseçim sandıklarından üyelerle birlikte oy kullanan vatandaşların verdiği destekle, tutuklu Başkan Ekrem İmamoğlu’na, yaklaşık 16 milyon oy çıktı. Her akşam milyonlarca insan dayanışma mitinglerinde bu haksızlığa, hukuksuzluğa karşı direniyor. Erkekler, kadınlar, Gençler, üniversite öğrencileri demokratik gösteri haklarını kullanıyorlar. Anayasadan doğan haklarını kullanırken de hırpalanıp gözaltına alınarak tutuklanıyorlar.
Uzun soluklu olmasa da gençliğimizde ufak tefek yaşamışlığımız, tecrübemiz var. ''MAHPUSLUK ZOR İŞTİR''. Yatmayan bilemez..
Hani hep söylenir ya '' SİLİVRİ SOĞUK OLUR'' diye, Hava soğuk olmasa da mahpushanenin duvarları soğuktur, gardiyanlar soğuk bakar insana. Ziyaretçilerini beklemeye başlarsın, tanıdık bir dost yüzü, tanıdık bir çift göz ısıtır yüreğini.
Hele ilk günler çok zordur. Nefes almakta zorlanırsın.
Hava soğuk olmasa da üşürsün. Daha çok da yüreğin üşür.
Hele de suçsuz olduğuna inanıyor, bir haksızlığa uğradığını düşünüyorsan, bırakın günleri, dakikalar bile geçmek bilmez. İştahın kesilir, boğazın düğümlenir, avazın çıktığınca bağırmak istersin fakat sesin çıkmaz.
Zor iştir mahpusluk, hele de belirsizlik varsa, sonu bilinmez karanlık bir yolda yürüyor gibi olursun. Sağa baksan aynı, sola baksan aynı şeyi görürsün. Üstüne üstüne gelir duvarlar. Sonra, yavaş yavaş alışmaya başlarsın içerisinde bulunduğun duruma.
Giderek sevdiklerini özlemeye başlarsın. Cam bardakta bir bardak sıcak çay içmeyi, Pilav üstü kuru fasulyeyi, sıcacık bir tas Tarhana çorbasını özlersin. Bir dilim beyaz peynir, bir dilim kavun, bir duble Rakı, mıh gibi çakılır beyninin ortasına.
Günler geçtikçe, zamanla alışırsın ortama. Arada bir Türkü tutturursun usulca. Öfke nöbetleri gelir bazen, sövmek istersin avazın çıktığınca bağırarak, sövemezsin.''SAYILI GÜN TEZ GEÇER'' diyerek teselli etmeye çalışırsın kendi kendini. Ama her şeye rağmen dinmez yüreğindeki sızı.
Mahpusluk zor iştir.