DUR BAKALIM NE OLACAK…
Ülkemizde yaşanan son olaylardan sonra beynim daha çok Rahmetli Aziz Nesin’i hatırlıyor. Öyle ya, gün geçmiyor ki, ülkemizde Aziz Nesin’lik bir olay yaşanmasın.
Değerli okurlar, Aziz Nesin’in ‘’NAH KALKINIRIZ’’ isimli kitabında yazdığı bir öyküyü sizlerle paylaşmak istedim. Öykü, özetle şöyle.
Deniz kıyısında bir kahvehane ve o kahvehanenin hemen hemen bütün müdavimleri emekli. Dolayısıyla her gün konuşmaları ne olacak bu memleketin hali diye başlayıp, geçim sıkıntısı, pahalılık, sürekli yapılan zamlar vb konular üstüne oluyor, Muhabbetin sonunda da ‘’DUR BAKALIM NE OLACAK’’ diye bitiyormuş…
O sabah yine hiç bıkıp usanmadan aynı konular konuşuldu ve kahvehanedeki herkes birbirine ‘’Dur bakalım, ne olacak? ‘‘dedi.
O sırada kahvehanede bulunan yaşı yetmişi aşmış yaşlı birisi, ‘’Dur bakalım ne olacak’’ deyip duruyorsunuz, aklıma yaşanmış bir olay geldi sizlere anlatayım der ve başlar anlatmaya.
Bir Arap zengini, Boğaziçi’nin seyrine doyum olmaz tepelerden birini satın almış. Oraya artık köşk mü, konak mı, saray mı, işte öyle bir şey yaptırmış. Bir süre sonra bu arap zengini, bir Türk kızıyla evlenme sevdasına düşmüş.
Arap zenginin adı, Ebul- Fatık- El- Mışkı…
Ebul-Fatık ın evleneceği kızda aradığı koşullar var: Genç olacak, kız oğlan kız eline erkek eli değmemiş olacak ve çok büyük ölçüde saf olacak.
Ebul-Fatık da, zaman da para da çok, ille de aradığını bulacak. Aracılar, ısmarlanan kızı araya dursunlar, Ebul-Fatık da bir yandan çat pat Türkçe öğreniyor ki, evleneceği kızla ‘yat, kalk, uzan, dön’ falan filan gibi kendisine gerekli olan bir kaç söz konuşabilsin.
Ebul-Fatık'a çok kız göstermişler ama Arap, öyle her kızı da beğenmiyor. Süt beyaz tenli, lahmacun bedenli, kalçaları enli bir lokum olacak.
Sonunda bulunan kızlardan birini çok beğenmiş. Kız tam da Ebul-Fatık ın istediği gibi, on yedi yaşında, akça pakça, yandan çarklı kalçalar, Saflığına gelince, aptaldan bir tık daha fazla saf…
Ebul Fatık'ı da bir görseniz, korkudan dudağınız uçuklar. Kızın babasından yaşlı. Üstelik memleketinde üç mü, beş mi, kesin sayısı bilinmeyen karısı olduğundan bu kızı hükümet nikahıyla değil, imam nikahıyla alacak.
Her neyse Ebul-Fatık, kızla evleniyor.
Saf kız, çok yoksul bir ailenin çocuğu olduğundan, evlenip de o lükse, o görkemli hayata kavuşunca çok mutlu oluyor. Kızın kendinden altı yaş küçük bir oğlan kardeşi var, kızın tersine cin mi cin. O, Ebul-Fatık Amca diyemediğinden daha kolayına gelen Fıtık Amca demeye başlıyor böylece adamın adı Fıtık Amca kalıyor.
Fıtık Amcanın güzel ve küçük karısı sokakta hep çarşafla geziyor. Fıtık Amca çok kıskanç olduğundan, gencecik karısının kadın akrabalarıyla bile sık görüşmesini istemiyor. İyi ama, Fıtık Amcanın evde olmadığı zamanlar kızın canı sıkılıyor. Kıskanç Amca, bir yandan da çevresine, karısını eve hapseden koca izlenimi vermek istemiyor. Karısına güvenen bir koca görünümünde. İşte bu yüzden, kendisinin evde bulunmayacağı iki gün karısına alışveriş için, çok uzaklara gitmemek koşuluyla, sokağa çıkabileceğini söylüyor. Genç kadın buna çok seviniyor, ama sokakta ne yapsın tek başına? Sinemaya gidip gidemeyeceğini soruyor. Fıtık Amca uzun uzun düşünüyor. Karar vermek kolay değil. Gitme dese, karısına baskı yapmış olacak. Git demeye de içi elvermiyor. Birlikte gitmeleri hiç uygun değil. Sonunda şöyle diyor:
- Evet müsade var lakin hangi filmi göreceğine ben karar vereceğim…
Fıtık Amca, o dolaylardaki sinamalarda oynayan bütün flim afişilerini inceleyip ‘’Hazreti Ömer'in Adaleti’’adlı yerli flimi görebileceğini söylüyor.
Genç kadının adı Necmiye. Gidiyor sinemaya…
Fıtık Amcanın içi pırpır… iki gün sonra akşam eve dönüyor. Oh, şükür Necmiye evde.
- Necmiyeee?
- Efendim.
- Ne yaptın ben yokken? Necmiye yana yakıla anlatmaya girişiyor…
- Ah, sorma… Nasıl sormasın, meraktan çatlıyor.
- Ne oldu Necmiye?
- Öyle bir şey geldi ki başıma, şaştım şaştım kaldım.
- Ne geldi başına?
Necmiye saf saf anlatıyor…
- Senin söylediğin sinemaya gitmek üzere çarşaflandım.
- çok güzel.
- Çıktım sokağa
- Evet?
- Yolda giderken bir herif sokuldu yanıma?
- Bir herif?
- Evet… Ben gidiyorum, o da yanımda gidiyor. Ben gidiyorum o da gidiyor. Dur bakalım, ne olacak, diye merak ettim. Fıtık Amca çok bozulur ama, karısına belli etmemeye çalışarak o da şaşırmış görünür.
- Allah allah. Bende çok merak ettim. Dur bakalım n’olacak?
- Ben gidiyorum, o gidiyor… Böööyle yanımda. Dibimden ayrılmıyor. Dur bakalım n’olacak diyorum içimden…
- Fesuphanallah… Dur bakalım n’olacak?
- Bileti alıyorum o senin dediğin sinemaya girdim, adam da girmez mi? Bu kez Fıtık Amca atik davranıp karısından önce sordu.
- Ve minel garaip… Dur bakalı n’olacak? Sonra?
- Sonra ben oturdum. O da yanımdaki boş koltuğa oturmaz mı?
- Hayret! Du bakalım n’olacak?
- Işıklar söndü, film başladı.
- Eeee anlat Necmiyee?
- O herif elini bacağıma atmaz mı?
- Ne diyorsun, velacaip…
- Çarşafımın eteğinin altından elini sokmaz mı? Aaa! Şaştım kaldım…
- Ne yapacak?
- Bilmem bende onu merak ediyorum ya… Dur bakalım, ne olacak diye bekliyorum.
- Necmiyee, vallahi ben da merak ettim yahu… Dur bakalım, ne olacak?
- Sonra o herif oramı buramı karıştırmaya başladı. Doğrusu çok merak ettim. Sen olsan merak etmez misin?
Fıtık Amcanın gözlerinden ateşler saçılıyor ama, karısı o denli saf ki, kızsa hiç yakışık almayacağı için o da karısına uyup soruyor!
- Necmiye, dur bakalım ne olacak?
- Sonra ‘’Hazreti Ömer'in Adaleti’’ bitti. Lambalar yandı. Ben kalktım, o da kalkmaz mı?
- Sonra?
-Dur bakalım n’olacak?
- Çıktım sinemadan, o da çıktı. Ben yürüyorum, o da yanımda yürüyor.
- Aman Necmiye, vallahi çok merak ettim. Dur bakalım ne olacak?
- Ben de merak ediyorum. Ben köşeyi saptım.
- Herif da saptı mı?
- Saptı.
- Anlat çabuk Necmiye, çok meraklı.
- Bizim apartmanın kapısından girdim, herif de girdi. Dur bakalım, n’olacak diye merak içindeyim.
Fıtık Amca ter içinde…
- Sonra?
- Bizim kata çıktım, herif de çıktı.
- Vay herif vay! …
- Çantamdan anahtarı çıkarıp bizim dairenin kapısını açtım girdim içeri, herif de yallah içeri o da girmez mi?
- Evet
- Dur bakalım ne olacak… Aman anlat çabuk Necmiye…
-Eve gelince yatak odasına girip soyundum. O da soyunmaz mı?
- Ne diyorsun Necmiyee… Dur bakalım ne olacak?
- Soyununca yatağa girdim. Olur şey değil, o da benimle yatağa girmez mi? Fıtık Amca kızgın demirle dağlanmış gibi haykırır:
- Eyvaaaaah! Dur bakalım ne olacak?
- Ben de yatakta ne olacak diye merak ediyorum.
- Aman Necmiyee, vallahi meraktan çatlayacak ben… Söyle çabuk, ne oldu Necmiyee?
- Hiiç canım… Bir şey değilmiş, ben de boşu boşuna merak etmişim.
- Boncuk boncuk ter döküyordu Fıtık Amca.
- Yok yahu… Peki, ne oldu Necmiyee? Ne yaptı?
- Hiiç canım aynen senin her gece yaptığını…
Beyninden vurulmuşa dönen Fıtık Amca ne yapsın şimdi? Karısı o denli saf ki, başına kötü bir şeyin geldiğinden bile haberi yok ki. Dövse olmaz, kovsa olmaz, erkekliğe toz kondurmamak , yiğitliği de elden bırakmamak lazım.
Ne yapsın Fıtık Amca şöyle der:
- Amaaaaan Necmiye, ben de mühim bi şey zannediyordum. Dur bakalım ne olacak diye boşuna merak etmişim. Hiç mühim bir şey değilmiş.
Olayı anlatan yaşlı adam, İşte böyle arkadaşlar her gün burada laflayıp laflayıp da sonunda ‘’Dur bakalım, ne olacak?’’ diye merak edip soruyorsunuz ya, işte sizi meraktan kurtarmak için ne olacağını anlattım diye sözü bağladı.
Kahvehanedekilerden bir kahkaha koptu.
Yaşlı adam ekledi:
- Velakin hiç mühim değil.
AZİZ NESİN- NAH KALKINIRIZ ADLI KİTABINDAN…